Avukat Huzeyfe Sarı,Tüketici Hukuku Davaları

İdari Yargıda Tam Yargı Davasınının Belirsiz Alacak Davası Şeklinde Açılması

Tam yargı davası nedir?

Tam yargı davası, idarenin kişilere karşı yapmış olduğu eylem ve işlemden kaynaklı ya da idarenin almış olduğu kararlardan kaynaklı olarak kişilerin uğramış oldukları maddi ve manevi zararın idareden tahsili için idareye karşı açmış oldukları dava çeşididir.

Tam yargı davasında hangi hükümler uygulama alanı bulur?

Tam yargı davası tazminat niteliğinde olup idarenin sorumluluğu ya da kusursuz sorumluluğu esaslarına göre yargılama esaslarına dayanmaktadır. Tazminat davası niteliğinde olduğu için yargılama aşamasında hakimler uyuşmazlığa dair İdari Yargılama Usul Kanununda hüküm bulunmaması durumunda Hukuk Muhakemeleri Kanununda yer alan hükümleri uygulamaktadır.

Tam yargı davalarının belirsiz alacak davası şeklinde açılması mümkün müdür?

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 16. Maddesinde “Tebligat ve cevap verme” başlığı altında tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktarın artırılabileceğine ilişkin düzenleme yapılmıştır.

Söz konusu düzenleme “Taraflar, sürenin geçmesinden sonra verecekleri savunmalara veya ikinci dilekçelere dayanarak hak iddia edemezler. (Ek cümle: 11/4/2013-6459/4 md.) Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” Şeklinde tatbik edilmiştir.

Bahsi geçen düzenleme uyarınca davacılar mahkemece nihai karar verilene kadar bir defaya mahsus olmak üzere dava değerini artırabilmektedir.

Davalı idareler belirsiz tam yargı davası açılamayacağına yönelik usuli itirazda bulunabilir mi?

            Her ne kadar kanunda açık düzenleme bulunsa da idarenin kendilerine karşı açılan tam yargı davalarına karşı Tam yargı davalarının belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağını belirten savunmalar yaptığı görülmektedir.

Davalı idareler özellikle HMK 107. Madde de düzenlenen belirsiz alacak davası hükmünü ve İdari Yargılama Usul Kanunun madde 16 da yapılan düzenlemeden önce verilen Danıştay kararlarını gerekçe göstererek idareye karşı açılan tam yargı davalarının belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağını savunmakta olup usul bakımından itirazda bulunmaktadır.

Belirsiz alacak davası başlığı altında HMK madde  107 de düzenlenmiştir. Buna göre “– (1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) (Değişik:22/7/2020-7251/7 md.) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.”

Davalı idarelerin temel savı davacıların açmış oldukları tazminat davasındaki alacak değerinin hesaplanabilir olduğu ve bu değer üzerinden dava açılıp harca esas değerin belirtilmesi gerektiği yönünde olmaktadır.

Tam yargı davasının belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağı görüşünün tutarsızlığı nelerdir?

            İdare mahkemelerince görülen tam yargı davalarında İdari Yargılama Usul Kanununun uygulama alanı bulduğunu ve ancak somut hukuki duruma uygun bir hüküm bulunmadığı takdirde HMK hükümlerinin uygulanabileceğinden yazımızda bahsettik.

            2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 16. Maddesinde açık hüküm bulunması sebebiyle davalı idarelerin HMK madde 107 de düzenlenen belirsiz alacak davası özelinde savunma yapması tutarsızdır.

            2013 yılında İdari Yargılama Usul Kanununa getirilen düzenlemenin temel sebebi idareye karşı açılan tam yargı davalarında davacıların hak kaybı yaşaması olmuştur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi davacıya böyle bir hesap yapma yükünün bırakılmasının hak arama özgürlüğüne aykırı olduğunu belirterek birçok başvuruda Devlet aleyhinde ihlal kararı verdiği görülmüştür. Söz konusu ihlal kararlarının ardından ilgili düzenleme yapılmış ve davacılardan böyle bir hesaplama yaparak dava değerini hesapladıktan sonra dava açması beklenmemiştir.

            Özellikle belirtmek gerekir ki tam yargı davaları idarenin almış olduğu kararlar, idari işlem ve eylemlerden kaynaklanmaktadır. Çoğu durumda davacı uğramış olduğu zararı idarenin elinde olan bilgi ve belgeler olmadan hesaplayamamaktadır.

Sonuç olarak davacılardan birçok durumda objektif olarak bir dava değeri belirlemesi beklenemeyecek olup dava konusu alacağın miktarının tespiti ancak mahkemece yapılacak araştırma ve bilirkişi maarifetiyle tespit edilebilecektir. Bu kapsamda söz konusu düzenleme yerinde olup gerek davacıyı yanlış dava değeri hesaplamaktan gerekse yüksek meblağda dava değer harcından kurtarmıştır.

Dava aşamasında değer artırımı nasıl yapılır? Ne zaman yapılması gerekir?

            Genellikle davacı dava değerini tam olarak hesaplayamadığı yahut dava değerinin yüksek olması nedeni ile harcın yüksek olması sebebiyle düşük bir miktar üzerinden açmaktadır. Dava açıldıktan sonra yargılama aşamasında gerek bilirkişi raporları sonucu hesaplanan tutar gerekse davalı idareden temin edilen belgeler neticesinde tespit edilen tutar dava değerinin belirlenmesini sağlar.

            Kanunda bulunan açık düzenleme uyarınca “tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir.”

            Yargılama aşamasında genellikle mahkeme ara karar vererek davacının dava değerini artırması hususunda ara karar vererek 30 günlük kesin süre tanımaktadır.  Bu süre içerisinde İdare mahkemesine dava değerinin ne kadar artırıldığını belirten bir dilekçe yazarak harcın ödenmesi suretiyle dava değer artışı sağlanmış olur.

Herhangi bir hak kaybına uğramamak için kanunda düzenlenen sürelere ve usuli düzenlemelere riayet etmek önemlidir. Bu aşamalarda davanın açılışında dava değerinin hesaplanması, yargılama giderlerinin ya da değer harcının belirlenmesi ve davanın hangi değer üzerinden açılması gerektiği hususunda hukuki yardım almak önemlidir.

Similar Posts